2 Ocak 2009 Cuma

"Güneşli Günler..."

Kötü, çok kötü bir yıldı…
Tıpkı yaşadığımız son yıllar gibi…Yaşam alanlarımızın sinsice, zorla, baskıyla, tehditle daraltılmasının artık açıkça tartışılmaya başlandığı bir yıldı… Ötekileştirilen aydınlık milyonların nasıl bir baskı altında olduğunun rapor haline bile getirildiği bir yıldı aynı zamanda!..
Ama 2008’in diğerlerinden çok farklı bir yanı vardı; karşıdevrimin tüm silahlarıyla, işbirlikçileriyle, dış destekçileriyle “büyük saldırıyı” başlattığı yıl olarak kazındı tarihin belleğine… Cumhuriyete son ve kesin darbeyi indirmek, en büyük engel olarak görülen yurtseverleri sahneden silmek, rejime, Atatürk’e sahip çıkan milyonlarca cumhuriyetçiye gözdağı vermek, umutsuzluk ve yılgınlık yaratmak için “asrın davası” sahneye kondu:
Gerçekten de “asrın” hatta asırların nitelemesini hak ediyordu, çünkü soruşturması, bir yılı aşkın tutukluluk süresi, içeride neyle suçlandığını bile bilmeden can veren, kanser olan, beyin kanaması geçiren sanıkları ve binlerce sayfalık iddianamesi ile dünya hukuk tarihinde eşine benzerine rastlanmayan bir davaydı…
- Başladığı gün çöktü!..
***
Ama her aksiyon, reaksiyonunu da yaratır!..
2008, işte bu açıdan son derece yararlı bir yıl oldu… Yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmişçesine sessiz, edilgen, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” , “azıcık aşım, kaygısız başım” özdeyişlerinin ardına sığınmış insanlar, aslında çok büyük kaygı duymaları gerektiğinin bilincine vardılar… Hayatlarının, geleceklerinin nasıl ellerinden kayıp gittiğinin ayırdına varmaya başladılar…
Tabii, yolsuzluklar, hırsızlıklar, hiçbir yere saklanamayan vurgunlar da bu uyanışı körükledi… Deniz Feneri kepazeliği, Şaban Dişli, Dengir Mir Mehmet, Melih Gökçek rezaletleri “neler oluyor, nereye gidiyoruz” duygusunu öne çıkardı…
Birtakım “aydın”ın “Ermenilerden özür diliyoruz” kampanyası da, ortaya çıkan yeni “bilincin” bilenmesinde azımsanmayacak ölçüde etkili oldu!.. İnsanlar, yalnızca yaşamlarının, geleceklerinin ellerinden alınmadığını, yurtlarının da ayaklarının altından çekilip alınmak istendiğini fark ettiler…
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı TESEV’in, Etyen Mahçupyan’ın moderatörlüğünde hazırlattığı “Kürtlerden özür dilenmesi, yeni bir anayasa hazırlanıp, laiklik, bölünmez bütünlük, bayrak, dil, başkent unsurlarını içeren ‘değiştirilemez’ ilkelerin kaldırılması, hatta okullarda okutulan ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ andının dahi kaldırılması” önerilerini içeren raporu da bu bilinci pekiştirdi…
- 2008, yalnızca bu açıdan da olsa alkışı hak ediyor!..
***
2009’da çok ama çok zor geçecek, biliyorum…
Ama bir başka şeyi de biliyorum; bu ülkenin egemenleri, onların işbirlikçileri ve sırtlarını yasladıkları emperyalistler artık “köpeksiz köyde değneksiz gezemeyecekler!.. Bu güzelim ülkenin bağımsızlığına, haysiyetine, çocuklarının geleceğine sahip çıkacak olan milyonlar, meydanın boş olmadığını kanıtlayacaklar…
İntikam davalarıyla sindirilmek istenen, hayali senaryolarla suçlanarak hapishanelere doldurulan yurtseverler de daha büyük bir kararlılıkla kaldıkları yerden devam edecekler… Kısacası 2009, hem zor, hem de aydınlığa açılan pencere olarak tarihteki yerini alacak… Yıllardır sürekli tekrarladığım, büyük şairin şu dizeleri de olanca parıltısıyla öne çıkacak:
- Güzel günler göreceğiz çocuklar…

Ümit Zileli
01.01.2009 - Cumhuriyet