8 Mart 2007 Perşembe

ULUSUN BAĞIMSIZLIĞINI YİNE ULUSUN AZİM VE KARARI KURTARACAKTIR

Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı tehlikede.

Türk Halkı olarak bizler ise kamuoyu oluşturarak,bilinçli ve örgütlü bir şekilde Rte hükümetine bir tepki koyamıyoruz.

“Tehlikenin Farkında Olanlar” seslerini duyuramamanın sıkıntısı içinde.

İşte bu sitenin kuruluş amaçlarından biri de buydu. Düşüncelerimizi, yorumlarımızı özgürce paylaşabilmek, belki de son dört yıldır yavaş yavaş gerçekleşen bu sessiz darbeye bir DUR diyebilmekti.

Evet, Rte hükümeti bir sessiz darbeyi yürütüyor. Şimdi de son darbeyi indirmenin peşinde.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk defa, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti’nin iç ve dış güvenliğini tehdit etmektedir.

Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, her fırsatta bu tehlikeye dikkat çekmek isterken, içerideki ikinci cumhuriyetçiler, işbirlikçiler kendisini faşist olarak nitelendirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma ve halkla, emniyet teşkilatı ile karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yaptılar.

Hrant Dink cinayeti ile emniyet teşkilatı içinde iyice su yüzüne çıkan Fetullah Gülen tarikat kamplaşmaları, tehlikenin boyutunu gözler önüne sermektedir.

“Çözümsüzlük çözüm değildir” diyerek Kıbrıs konusunda ilk adımı atarak kaybetmek üzere olduğumuz haklı davamızda uluslararası arenada artık yalnızız.

Şimdi aynı adımı, “barış getirirse neden olmasın” diyerek Talabani ve Barzani ile ve dolayısıyla PKK terör örgütü ile masaya oturarak, atmak niyetindeler.

Ulusal çıkarlar göz önünde tutulmaksızın getirilen Vakıflar, Petrol, Sağlık ve Eğitim yasaları sessiz karşı devrimin birer adımlarıdır.

Cumhurbaşkanlığı makamı son noktayı koyabilmeleri için hayati değer taşımaktadır.

“Bu halk isterse laiklik tabii ki elden gidecek” diyen; Hikmetyar’ın önünde diz çöken; uluslararası teröre finans sağlayan El-Kadı’ya kefil olan bir başbakan, bu son kaleyi ele geçirmek üzere.

Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini Ilımlı İslam olarak değiştirmek isteyen Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı yine Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sayın! Recep Tayip Erdoğan’dır.

Bursa Nutku’nda “benim anladığım Türk Genci işte budur” diyen Mustafa Kemal’in bu cumhuriyeti emanet ettiği Türk Gençliği bugün tepkisini koymak zorundadır. Mustafa Kemal 1920 Aralık’ta bizleri şu şekilde uyarmıştı: Hükûmetin yaptığı işler olumsuz olup da millet itiraz etmez ve düşürmezse bütün kusur ve kabahatlara katılmış demektir.

Yarın çok geç olmadan…

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa