28 Kasım 2008 Cuma

Deniz Feneri: Tam Yol İleri!..

Deniz feneri kepazeliği tam yol devam ediyor!..
Almanya’da karar alınalı aylar oldu, gerekçeli karar da açıklandı, suçlular cezasını çekmeye başladı, Alman savcı ve hâkim açık açık “Asıl failler Türkiye’de” diyerek adres de gösterdi, ama Deniz Feneri davası dosyası hâlâ Ankara’ya, Adalet Bakanlığı’na ulaşmadı!..
- İnşallah, yerel seçimler bitsin, sonrası Allah kerim!..
Deniz Feneri kepazeliğinin Türkiye’deki “asıl failleri” olarak gösterilen isimler kimlerdi? Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman ile iki üç daha küçük çapta isim... Almanya’da RTÜK Başkanı ile ilgili bir dolandırıcılık davası açıldığını biliyorsunuz. Ama Zahid Bey hiç oralı değil, aslanlar gibi başkanlık yapmayı sürdürüyor!..
Zekeriya Karaman’a gelince; o ve Kanal 7 kadrosundan İsmail Karahan önceki gün İstanbul Adliyesi’nde, cumhuriyet savcısının karşısında sorgudaydı. Peki, konu neydi?.
- Sahte vekâletname!..
***
Önce sahtecilik olayını anımsayalım:
Deniz Feneri dolandırıcılığının manşetlerden inmediği günlerde Vatan gazetesi gerçekten müthiş bir gazetecilik başarısına imza atmış ve inanılması güç bir sahtekârlığı gün ışığına çıkarmıştı. Deniz Feneri Almanya davasının bir numaralı sanığı olarak yargılanan Mehmet Gürhan, aynı sıralarda Kanal 7’nin patronu Zekeriya Karaman’ı İstanbul’da bir noter aracılığı ile Türkiye’deki tüm işlemleri için vekil tayin etmişti. Ne var bunda, herkes herkesi dilediği gibi vekil tayin edebilir, diyeceksiniz. Mehmet Gürhan edemezdi, çünkü vekâletnamenin üzerinde yazılı olan tarihte Almanya’da hapisteydi!!! Yani Gürhan’ın hapishaneden çıkıp, Türkiye’ye gelmesi, vekâletnameyi verip tekrar Almanya’ya hapishaneye dönmesi fiziksel ve de yasal olarak mümkün değildi!..
Pekii, elde etmek için böylesine bir sahtekârlığın göze alındığı vekâletname ne işe yaradı?.. Zekeriya Karaman o vekâletnameyle Mehmet Gürhan’ın Haliç Deniz Taşımacılığı ve Turizm şirketindeki hisselerini yakın adamı İsmail Karahan’a devretti.
Pekii, işlemleri kim yaptı?. Patron Karaman’ın ifadesiyle yanıt verelim: Zekeriya Karaman, “Eyüp’te kendilerine daha yakın bir noter olmasına rağmen eskiden beri çalıştıkları İstanbul 10. Noteri’ni işyerine davet ettiklerini, bunun yasal bir sakıncası olmadığını” söylüyor..
Yani şöyle olmuş oluyor: Zekeriya Karaman, eskiden beri tanıdığı İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç’ı işyerine davet ediyor ve işlemler tamamına eriveriyor!.. Bu arada söz konusu noter bey için kovuşturma yapılacak ama Adalet Bakanlığı’ndan hâlâ izin verilmiş değil!..
Ama bence İstanbul Adliyesi’ndeki sorgulamanın zirve noktası, Zekeriya Karaman’ın bu vekâletnameye nasıl ulaştığını anlattığı bölümdü:
- Masamda buldum!!!
Karaman, vekâletnameyi cami avlusunda bulduğunu söyleseydi herhalde çok daha inandırıcı olurdu!..
***
Gördüğünüz gibi Deniz Feneri dosyası “elbirliği” ile faili meçhule doğru doludizgin ilerliyor!..
Almanya’dan dosya bir türlü gelmiyor. Adalet Bakanı, sahteciliğin göbeğinde yer aldığı iddia edilen noter için kovuşturma iznini bir türlü vermiyor... Sahte vekâletnameyle devredilen hisselerin akıbeti ne olacak bilinmiyor… Deniz Feneri’nin asıl failleri ellerini kollarını sallayarak “büyük ve önemli” işlerini sürdürüyor…
Haa, bu arada Deniz Feneri Derneği Kurban Bayramı’nda derileri iç etmek, pardon toplamak için dev ilanlarla harıl harıl çalışmayı sürdürüyor. İlanlarda ve internet sitesinde en çarpıcı bölüm, insanların adeta gözüne sokuluyor:
- Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan ve izin almadan yardım toplayabilen dernektir..
Hayırlara vesile olsun inşallah!..

Ümit Zileli
28 Kasım 2008 - Cumhuriyet

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa